Ljubljana Gezi Rehberi

“Ljubljana mı? O da nerede?” diyebilirsiniz belki bu yazıyı görünce 🙂 Ljubljana Slovenya’nın başkenti ve Avrupa’daki başkentlerin en güzellerinden biri bence.

Beni tanıyanlar şehir gezmeyi çok sevmediğimi az çok bilirler. Kalabalığı, gürültüsü, doğadan uzak hissettirmesi nedeniyle şehir gezilerimi kısa tutarım genelde. Tabi bir ülkeyi tanımak ve tarihi yerlerini keşfetmek için 2-3 günlük şehir gezilerini yaparım gittiğim yerlerde. Ljubljana ise gezerken çok keyif aldığım, hiç sıkılıp bunalmadığım bir şehir oldu. Bunda şehrin bol yeşillik içinde olmasının ve Alp manzaralarının da etkisi büyük tabi.


Slovenya’nın bağımsızlığı çok yakın bir tarihte gerçekleşmiş aslında. Bir süre Avusturya-Macaristan krallığına dahil olan Slovenya, 1. Dünya Savaşı sonrası Avusturya-Macaristan krallığı dağılınca Sırplar ve Karadağlılarla Yugoslavya Krallığı’nı  kuruyor. Her ne kadar 1945’de bağımsızlığını kazansa da Tito ölüp Yugoslavya dağılınca 1991’de bağımsızlığını ilan ediyor. 2004 yılında da Avrupa Birliği’ne katılan Slovenya’ya gidebilmek için Schengen vizenizin olması gerekiyor.

Ljubljana’ya Ulaşım

Ljubljana’ya direkt olarak THY’nin uçuşları var ancak fiyatları genelde yüksek. Sabah ve akşam olmak üzere günde 2 sefer düzenliyor ve sadece İstanbul Havaalanı’ndan uçuş var. THY, zaman zaman kampanyalar düzenlese de son birkaç senedir Ljubljana için uygun bilete denk gelemedim. Biz biletlerimizi kişi başı gidiş dönüş 22.500 mil ve vergiler için 433 TL ödeyerek aldık. Ekonomi limitli mil sınıfını yakalarsanız gidiş dönüş 15.000 mile de bilet almanız mümkün bu arada.

Ljubljana şehir merkezine havaalanından 28 nolu otobüs veya shuttle ile ulaşabilirsiniz. Otobüs için 4 Euro, shuttle için ise 8 Euro ödemek gerekiyor. Bileti şoförden alabiliyorsunuz. 2 haftalık bir gezi programımız olduğu için biz araba kiraladık ve şehir merkezine 40 dakika gibi bir sürede ulaştık.

Ljubljana’ya Ne Zaman Gidilir?

En ideali Mayıs veya Eylül ayları olsa da her mevsim gidilebilir. Biz Ağustos başında gittik. Hava sıcaktı ama Bodrum, Marmaris gibi boğucu bir sıcağı yoktu. Hatta Alplere gidip trekking yapacaksanız yağmura denk gelmediğiniz sürece yaz ayları bence daha uygun. Eğer kayak ilginizi çekiyor ise kışın da gidebilirsiniz.

Ljubljana Gezi Planı

Ljubljana’da gezilecek yerleri çıkarmak çok zor değil hatta hiç araştırmasanız bile şehir merkezine gittiğinizde rahatlıkla hepsini görebilirsiniz. Ben planlamadan bir yere gidemediğim için araştırıp gezilecek yerleri çıkardım. Aşağıdaki öneri listesini önem sırasına göre değil, oluşturduğum rotadaki sırasına göre yazdığım için siz kendinize göre planınızı oluşturabilirsiniz.

Şehrin en güzel yanlarından biri yürüyerek her yeri rahatlıkla gezebilmeniz. Eğer müzeleri gezmek isterseniz Ljubljana Card almanız daha karlı olabilir. Açıkçası son dönemlerde çok önemli olanlar hariç müze gezmektense şehirleri keşfetmek bana daha keyif veriyor. Biz o nedenle kart almadık.

Tivoli Park

Havaalanından arabamızı aldıktan sonra gezimize Tivoli Park ile başladık. Tivoli Park, Ljubljana’nın en yeşil ve en güzel yerlerinden biri. 1813’de Fransız mühendis Jean Blanchard tarafından tasarlanmış ve çevredeki birkaç parkı birleştirerek Tivoli Park ortaya çıkmış.

Peki parkta neler var derseniz sadece yürüyüş yapabileceğiniz alanlar bulunmuyor. Pazar günleri ücretsiz konser dinleyebileceğiniz alandan, açık hava sergisine, sanat müzesinden nilüfer havuzuna, çeşitli heykellerden aktivite alanlarına kadar birçok detay bulunuyor.

IMG_6905

Bizim parktaki ilk durağımız The International Centre of Graphic Arts oldu. Burası bir müze ve 3600’ün üzerinde sanat eseri sergileniyor. Hava o kadar güzeldi ki kapalı alanda olmak istemeyip müzeyi es geçtik.

Parkın geniş bir otopark alanı var ve hatta güzel haber haftasonu ücretsiz. Biz Cumartesi gittik ve çıkarken ücretsiz olduğunu öğrenip çok sevindik 🙂

Ursuline Church of the Holy Trinity

1718-1726 yılları arasında Barok tarzda inşa edilmiş bu kiliseyi gittiğimizde kapalı olduğundan ziyaret edemedik ama dışarıdan görünümü oldukça güzel bir yapıydı. Bir de biz gittiğimizde tam karşısındaki Congress meydanında uluslararası plaj voleybolu karşılaşması düzenlenmişti. Baya keyifli görünüyordu ortam 🙂

IMG_7639

Preseren Meydanı

Her şehrin bir ana meydanı varsa buraya da kesinlikle Ljubljana’nın kalbinin attığı ana meydanı diyebiliriz. Diğer şehirlerdeki meydanların aksine burası adını bir politikacıdan değil bir şairden alıyor. France Preseren, Slovenya’nın önemli şairlerinden biriymiş.

Meydanda ilk dikkatinizi çekecek yapı kırmızı turuncu rengi ile yapımı 1646-1660 yılları arasında tamamlanan Franciscan Kilisesi olacak. Hemen yanında yer alan manastırı ile birlikte meydandaki en dikkat çeken yapı burası. Biz gittiğimizde meydanda tadilat olduğu için biraz karmaşık bir görüntü vardı ne yazık ki.

IMG_7111

Kilisenin hemen yakınında Preseren Heykeli yer alıyor. Bir de hüzünlü bir hikayesi varmış bu heykelin. Preseren, Julija adında bir kıza aşıkmış ancak kız kendisine hiç yüz vermiyormuş. Aşkına karşılık bulamayınca başka biriyle evlense de Preseren Julija’yı hiç unutmamış. Hatta ölüm döşeğindeyken bile kendisine olan aşkının hiç bitmediğini ve onu unutamadığını itiraf etmiş. Bu aşkın anısına Preseren Meydanı’na heykelini yaptıklarında heykelin gözleri karşısındaki evin duvarına yapılmış Julija’nın kabartma heykeline bakacak şekilde konumlandırılmış. Ben bu hikayeyi ne yazık ki dönünce öğrendim ve gerçekten heykelin karşısında Julija’nın kabartma heykeli yer alıyor mu bakamadım. Siz giderseniz bakın mutlaka 🙂

Triple Bridge

Ljubljana’nın belki de Avrupa’nın en ilginç köprülerinden biri. Gerçekten adı gibi 3 köprüden oluşuyor. 1842’de açılan köprünün yerinde geçmişi 1280’lere dayanan eski bir ahşap köprü varmış. Bu açıdan bakıldığında Ljubljana’nın en eski köprüsü de sayılabilir.  Tabi o zamanlar köprü tekmiş. Zamanla artan trafik ve yoğunluk nedeniyle Jože Plečnik köprünün sağ ve sol tarafına yayalar için ilave köprüler yapmaya karar vermiş. Şu an 3 köprü de araç trafiğine kapalı ve bu haliyle çok güzel görünüyor.

IMG_7246

Vurnik House

Biz hazır yakınındayken Vurnik House’a bir uğrayıp nehir kenarındaki yürüyüşümüze öyle devam edelim dedik. Burası aynı zamanda Cooperative Business Bank binası olarak da geçiyor ve Ljubljana’nın fotoğrafı en çok çekilen, ünlü binalarından biri. Tabi bunu gitmeden araştırmasaydım belki burayı görmeyebilirdim çünkü ana meydan ve nehir çevresi zaten oldukça renkli.

IMG_7234

Art Nouveau özelliklerini taşıyan bu binanın mimarisinden daha da dikkat çeken özelliği renkleri kesinlikle. 1921’de mimar Ivan Vurnik tarafından tasarlanmış bina ne yazık ki turistlere açık değil. Bu güzel binanın içini de görmeyi isterdim.

Dragon Bridge

Hiç kuşkusuz Ljubljana ile ilgili araştırma yapan herkesin ilk rastladığı fotoğraflardan biridir Dragon Köprüsü. Aslında Ljubljana’nın da simgesi sayılır. Köprünün her iki ucunda da yer almak üzere toplam 4 dragon heykeli bulunuyor.  Eskiden yerinde bulunan ahşap köprü yıkılınca yerine 1900-1901 yılları arasında Ljubljana’nın simgesi olacak bu köprüyü yapmışlar. Yapıldığı zaman Avrupa’nın en büyük kemere sahip üçüncü köprüsüymüş. Köprünün üzerinde yazan tarihler sizi yanıltmasın. 1901’de açılan köprü, 1848-1888 yılları arasında hüküm süren Franz Joseph I’e adanmış.

IMG_7347

Neden Dragon derseniz araştırırken mitolojik bir hikayeye rastladım. Ne kadar doğru bilemiyorum ama sizlerle de paylaşayım. Yunan kahramanı Jason, Karadeniz’in kralından altın postu çalıp Argonaut’lar* ile birlikte Argo gemisine binip kaçar ve Tuna nehrine gelir. Bir süre sonra Ljubljana nehrine ulaşıp burada kamp yapmaya karar verirler. Ljubljana yakınlarında büyük bir göl ve bir canavarın içinde yaşadığı bataklık ile karşılaşırlar. Bu canavar hikayede dragon olarak da geçiyor. Jason canavar ile cesurca savaşır ancak canavar tarafından öldürülür. Belki de bu tip hikayeler nedeniyle şehre bir simge kazandırmak amacıyla köprüye Dragon heykelleri eklenmiştir. Nedeni her ne olursa olsun şehrin simgesi olduğu kaçınılmaz bir gerçek.

IMG_7406

*Yunan mitolojisi ile ilgilenenenler bilirler ama benim gibi bilmeyenler için Argo Gemicileri anlamına geldiğini paylaşayım. Bu gemiciler, Karadeniz’in Kolkhis ülkesine Altın Postu aramaya giden kahramanlar olarak geçiyor. Gemiyi Argos adında bir usta yaptığı için gemi Argo diye geçmekte.

Ljubljana Central Market

Avrupa şehirlerindeki pazarları gezmeyi seviyorsanız burası tam size göre. Açık alanda kurulan meyve-sebze pazarında bir baya dolaştık. Fiyatlar çok ucuz olmasa da Bled’deki evimiz için biraz meyve alışverişi yaptık.

IMG_7409

Bunun dışında kurulan standlarda takılar, magnetler, örtüler, mutfak eşyaları gibi birçok hediye alternatifi bulabilirsiniz.

Butchers’ Bridge

Adından anlaşılmasa da burası aşıkların köprüsü diye geçiyor. Belki de her aşık birbirinin celladıdır kabulünden köprü zamanla aşk köprüsüne dönüşmüştür 🙂 İnsanlar kilitler asıp anahtarını nehre atarak aşklarının ömür boyu sürmesini diliyorlar. Bu köprü de mimar Jože Plečnik tarafından tasarlanmış.

IMG_7299

Ljubljana Cathedral (Church of St. Nicholas)

Orjinali 1262’ye Roma dönemine dayanan kilise 1361’de çıkan yangın sonrası Gotik tarzda inşa edilmiş. Hatta 1469’da Türk’ler tarafıdan saldırıda yakıldığı söyleniyor. Katedral’in kapısını çok beğendim ama başka şehirlerde gördüğüm katedraller gibi ihtişamlı bir yapı değildi. Yanlış anımsamıyorsam giriş ücretliydi. Biz de içini gezmedik.

IMG_7416

Ljubljana Castle

900 yıllık bir geçmişe sahip olan Ljubljana Kalesi şehri tepeden görmeniz için en doğru adres. Açıkçası kaleyi uzaktan görmek bence daha güzel olduğu için içini gezmedik ama fünikülere binip kaleye çıktık. Mutlaka görün diyeceğim kadar hayran bırakan bir manzara yoktu ama tabi şehri kuşbakışı görmek isterseniz bence uğrayabilirsiniz. Füniküleri le çıkmak zorunda değilsiniz bu arada. Ben annemle gittiğim için ayrıca füniküleri sevdiğim için bu yöntemi tercih ettim. Kişi başı gidiş dönüş 4 Euro bir ücreti var fünikülerin. 65 yaş üzeri indirim de uyguluyorlar.

IMG_7455

Kaleyi gezmek isterseniz sitelerine bir göz atın. Kale dışında kukla müzesi, sinema etkinlikleri gibi şeyler de var. O nedenle inceleyip planınızı ona göre yapmanızı tavsiye ederim.

Cobblers’ Bridge

Bu köprü de tahmin etmekte zorlanmayacağınız gibi Jože Plečnik tarafından 1931-1932 yıllarında inşa edilmiş. Zamanında ayakkabı tamircileri bulunduğu için köprüye bu adı vermişler.

Gelateria Romantika

Benim gibi bir dondurma canavarı her gittiği yerde en çok tercih edilen, oy alan dondurmacıların listesini mutlaka çıkarır. Ljubljana’da da en iyiler listesinde hep ilk sırada yer alan Romantika İtalyan dondurma severlerin kalbini kazanacak bir yer. Bizimkini kazandı 🙂

IMG_7637

Metelkova Ulica

Ljubljana’dan ayrılıp Kranj’a geçmeden önce Metelkova Ulica’ya da uğrayalım dedik. Biraz Kopenhag’daki Christinania ve Vilnius’daki Uzupis’i andırıyor burası. Geçmişte askeri amaçlarla kullanılan bu bölge, Slovenya’nın Yugoslavya’dan ayrılmasından sonra bir topluluk tarafından özerk bölgeye çevriliyor.

Günümüzde birçok konserlerin ve sanatsal aktivitelerin düzenlendiği, renkli murallarla dolu ilginç bir yer. Birçok gece kulübünün de yer aldığı Metelkova’nın ziyaretçi yelpazesi çok geniş. Bizim gibi merak edip giden turistlerden Slovenya’daki öğrencilere kadar birçok ziyaretçisi var. Birkaç yerde insanların fotoğrafını çekmeyin uyarısı dikatimi çekti. Christinania kadar katı kuralları olmasa da özen göstermekte fayda var.

IMG_7679

Ljubljana nehir kenarında yer alan, Avrupa’nın en yeşil şehirlerinden biri. Şehir o kadar keyifli ve canlı ki kolay kolay sıkılmazsınız. Haftasonu kaçamakları için de çok uygun olan Ljubljana’da nehir kenarında yürüyüp kafelerinde keyifle vakit geçirebilirsiniz.

IMG_7524

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.